Uzman Dil ve Konuşma Terapisti Nuriya Novruzova, başarı dolu mesleki yolculuğunu ve bu alana olan tutkusunu anlattı. Azerbaycan doğumlu Novruzova, hem Azerbaycan’da hem de uluslararası alanda pek çok eğitim alarak kendisini sürekli geliştirdiğini vurguladı. Türkiye’ye, kızının üniversite eğitimi dolayısıyla gelen Novruzova, aynı zamanda burada da yüksek lisans yaparak akademik çalışmalarına devam etti.
Özel Gereksinimli Bireyler İçin Duyarlı Yaklaşım Nuriya Novruzova, dil ve konuşma terapisti olma kararını, doğduğu evde bir özel gereksinimli bireyin varlığının etkilediğini söyledi. Halasının dil ve iletişim güçlükleri yaşadığını ifade eden Novruzova, çocukluk yıllarında bu sorunların farkına vararak bu mesleği seçtiğini belirtti. Halasının, kendini tam olarak ifade edememesi karşısında duyduğu endişeler, onun bu alanda uzmanlaşmasına yön verdi.
Özel Eğitimin Önemi Novruzova, özel gereksinimli bireylerin toplumda dışlanmak yerine, eğitilerek hayata kazandırılması gerektiğini vurguladı. “Onların da okuma yazma öğrenmesi, sosyal hayata karışması gerekiyor. Özgürlüklerini kazanmaları için desteklenmeliler,” diyen Novruzova, sevgi ve koruma duygusunun bazen bu bireylerin gelişimini engelleyebileceğini de belirtti.
Dil ve Konuşma Terapisinin Kapsamı Mesleğin ne kadar geniş bir alanı kapsadığını aktaran Novruzova, dil ve konuşma terapistlerinin hem nörobilim hem de psikoloji alanında donanımlı olmaları gerektiğini söyledi. Dil ve konuşma bozuklukları, serebral palsili çocuklar, konuşma kaybı yaşayan yetişkinler gibi geniş bir yelpazede çalıştıklarını ifade etti.
Erken Müdahalenin Önemi Dil ve konuşma terapisine ne kadar erken başlanırsa, tedavi sürecinin o kadar etkili olduğunu vurgulayan Novruzova, beyin travmaları sonrası konuşma kaybı yaşayan hastalarda erken müdahalenin hayati olduğunu belirtti. Yoğun bakım çıkışından itibaren terapiye başlanmasının, hastaların iyileşme sürecine önemli katkılar sağladığını dile getirdi.
Ailelerle İşbirliği Novruzova, dil ve konuşma terapilerinde ailelerin de büyük rol oynadığını ve özellikle annelerin sürece dahil olmasının önemli olduğunu söyledi. Terapilere başlamadan önce annelere kendilerine vakit ayırmalarını, rahatlamalarını öneren Novruzova, “Anne mutlu olmazsa, çocuk da mutlu olmaz,” diyerek, aile içindeki mutluluğun terapi sürecine etkisini vurguladı.